18 Mayıs 2012 Cuma

biber dolması

***biber dolması***

bu yazın ilk biber dolması tarifini yazıyorum niş,,, yaz diyorum artık ama bugün öyle bir yağmur yağdı ki herkes balkonda camda yağmuru izledi ben de dahil...rabbim yağmursuz bırakmasın hiçbir yeri,kuraklıktan selden depremden tüm felaketlerden korusun inş...

malzemeler

8 adet dolmalık biber
8 yemek kaşığı pirinç
3 adet orta boy soğan
1 adet domates
1 yemek kaşığı kuş üzümü
1 yemek kaşığı biber salçası
bolca sıvı yağ
tuz,nane,pul biber,karabiber
2 su bardağı sıcak su

yapılışı

17 Mayıs 2012 Perşembe


bir garip profesör :( !




Uzaylı profesör uslanmıyor
Başörtülü öğrencilerin üniversitede hiçbir engelle karşılaşmadan öğrenim görmelerini sağlayan YÖK talimatına rağmen, İzmir'de bir profesör 28 Şubat yasaklarını uygulamakta ısrar ediyor. Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü'nde görevli Prof. Rennan Pekünlü, her gün kapıda bekleyip başörtülü öğrencilerin okula girişini engelliyor. Pekünlü, bununla da yetinmiyor. İçeri almadığı öğrencilerin fotoğraflarını çekip onları tek tek fişliyor
Türkiye'nin 28 Şubat cuntacılarını yargı önüne çıkardığı şu günlerde, yasakçı zihniyetini sürdürmek isteyenler dikkat çekiyor. 2010 yılında Yüksek Öğretim Kurumu'nun 'başörtülü öğrencilerin ders görmeleri hiçbir biçimde engellenmeyecek' talimatına rağmen, Ege Üniversitesi'nde (EÜ) başörtülü öğrencilerin eğitim hakkı engelleniyor. EÜ Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, okulun kapısında nöbet tutarak başörtülü öğrencileri içeriye almıyor...

 ...evet bu haberi tv de izledim ve gazetede yayınlanan yukarıdaki yazıyı da sizlerle paylaşmak istedim.nasıl bir insan bu demek isterdim ama bu bile fazla geliyor...! nasıl oluyor da sırf başı kapalı diye,yani yüce rabbimizin emrini yerine getiriyor diye kapalı kızlarımızı okula almıyor bu insan.kimse neden müdahale etmiyor.buna ne hakkı var ? ! gerçekten anlamak çok zor. gerçi okulun dekanı
mahkemeye şikayette bulunmuş,okulda kınama cezası almış ama adam başörtülülere bakış açısını değiştirmiyor.peki rabbimin seni kınamasından hiç mi korkmuyorsun???amacın ne,bu mu medenilik,bu mu eğitim,bu mu insanlığın...çok şey söylemek isterdim ama daha fazla kelimeye yazık olmasını istemem.... rabbim ıslah etsin,sizin gibilere fırsat vermesin..


Bismillâhirrahmanirrahim
Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına, örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınmaması ve (incitilmemesi) için en elverişli olan budur. Allâh çok bağışlayan çok esirgeyendir!..
(Azhab Suresi, 59)




HALUJ(ÇERKEZ YEMEĞİ)

bismillahirrahmanirrahim

bizim evde küçüklüğümden beri yapılır haluj,biz çerkezlerin vazgeçilmez hamur işidir.eskiden düğünlerde her aile düğün evine haluj ve çeşitli çerkez yemekleri yapar götürürmüş ve gelen konuklara ikram edilirmiş.nerde eski günlerrr.... bu haluj tarifi yağda kızartılıyor.bir de su halujü(psıhaluj) vardır metaz/metez de denir.onu da başka bir zaman paylaşırım inş... gelelim tarifimize;

16 Mayıs 2012 Çarşamba

***YIL DÖNÜMÜ PASTAMIZ:)***



geçen sene evlilik yıl dönümümüzde yaptığım pasta.dışarıdan pasta almayı tercih etmiyoruz,çok hoş olmuyor.hem de eşinize kendi ellerinizle yaptığınız pasta dışarıdan aldığınızdan çok daha değerlidir :)


MALZEMELER

3 yumurta
1,5 çay bardağı toz şeker
yarım çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı süt
3-4 yemek kaşığı kakao
1 pkt kabartma tozu
1 pkt vanilya
aldığı kadar un

ARA KREMASI İÇİN

3 su bardağı süt
1 çay bardağı şeker
4/3 çay bardağı un
1 pkt vanilya
arasına koymak için muz

ÜZERİ İÇİN; 1 pkt sade kremşanti,fındık,çikolata,antep fıstığı

KELEBEĞİN GAYRETİ

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

Ardından sanki ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi ona. Sanki elinden gelen her şeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi.

Böylece adam, kelebeğe yardım etmeğe karar verdi; eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başladı.

Bunun üzerine kelebek kolayca çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük kanatları buruş buruştu.

Adam izlemeye devam etti; Çünkü her an kelebeğin kanatlarının açılıp genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu.

Ama bunlardan hiç biri olmadı! Kelebek hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi.

Ne kadar denese de asla uçamadı.

Adamın iyi niyeti ve yardım severliği ile anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken çabanın, Yüce Yaratıcının kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede de kozanın kısıtlayıcılığından kurtulduğu anda uçmasını sağlamak için seçtiği yol buydu.

Bazen yaşamda tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey çabalardır. Eğer yüce yaratıcı, yaşamda herhangi bir çaba olmadan ilerlemenize izin verseydi, o zaman bir anlamda sakat kalırdık. O zaman olabileceğimiz kadar güçlenemezdik. Asla uçamazdık.

Güçlü olmak istedim. Ve Yüce Yaratıcı beni güçlendirmek için zorluklar yolladı.

Bilgelik istedim. Ve Yüce Yaratıcı bana çözmem için sorunlar yolladı.

Başarı istedim. Ve Yüce Yaratıcı bana çalışmam için zekâ ve kas gücü verdi.

Cesaret istedim. Ve Yüce Yaratıcı bana üstesinden gelmem gereken sorunlar verdi.

Sevgi istedim. Ve Yüce Yaratıcı bana, Yardımcı olmam için sorunlu insanlar yolladı.

İyilik istedim. Ve Yüce Yaratıcı bana fırsatlar yolladı.

İstediğim hiçbir şeyi elde edemedim fakat ihtiyaç duyduğum her şeyi elde ettim.

Yaşamınızı korkusuzca yaşayın, zorlukların tümüne göğüs gerin ve onların üstesinden gelebileceğinizi açıkça gösterin...
(alıntıdır)

***kruton tarifi***


kruton bana göre bayat ekmekleri değerlendirmenin en güzel yoludur.salatalara,çorbalara,kahvaltıya, hatta çerez gb atıştırmalık olarak da kullanabiliriz.ben krutonu şu şekilde yaptım;
 bayatlamış ekmeğimizi küp küp  keselim.ben elimle bölmeyip bıçakla dilimliyorum.yağlı kağıt serilmiş fırın tepsimize alalım.üzerine çok az sıvı yağ(2 yemek kaşığı kadar)  gezdirelim.eğer baharatlı istersek istediğimiz baharatlardan koyalım.ben kekik koydum birazcık ve bir fiske tuz serpip ekmekleri elimizle veya kaşık yardımıyla karıştıralım.ekmekleri tepsiye iyice yayalım ve önceden ısıttığımız 200* fırında 15' kızartalım. ilk  5-7 dakikadan sonra bir kere karıştırırsak her yeri eşit kızarır.tadına bayılacaksınız.hem de bayatlamış ekmekleri bir çırpıda bitirmiş olacaksınız :)

***kabak yemeği***





Kabağın Faydaları:

* İdrar söktürür ve idrar tutukluğunu giderir.
* Böbrek ve mesane iltihaplarını temizler.
* Prostattan doğan şikayetleri giderir.
* Mide ve bağırsaklara yumuşaklık verir, kabızlığı giderir.
* Basuru olanlar için faydalıdır.
* Yüksek tansiyonu düşürür.
* Sinirleri yatıştırır.
* Kan yapar.
* Zihin açar.
* Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser.
* Helvacı kabağının çekirdekleri bağırsak kurtlarının düşmesine yardımcı olur.
* Özellikle yüksek potasyum muhtevası, yüksek tansiyonu ve çeşitli nörolojik hastalıkları olan hastalar için önem arz etmektedir.
* Çeşitli mantarların çoğalmasını engelleyici tesiri vardır.
* Şeker hastalarına faydalı olduğu, kan şekerini düşürücü tesiri olduğu saptanmıştır.
* Lapası dıştan tatbik edilecek olursa boğaz ağrılarını giderir.


MALZEMELER

3 adet soğan
3 adet kabak
2 yemek kaşığı salça
4/3 çay bardağı pirinç
2 su bardağı kaynamış su

YAPILIŞI
soğanları yemeklik doğrayıp tencereye alalım.sıvı yağını koyup üzerine çeyrek çay bardağı kadar su ekleyip soğanları pişirmeye bırakalım.soğanları suyla pişirirsek soğanlar kavrulurken hem yanmaz hem de böyle daha lezzetli olduğunu düşünüyorum.kabakları yıkayalım soymadan küp küp doğrayalım.bu arada soğanları bir birkaç dakika pişirdikten sonra salçasını koyup karıştıralım ve sonra kabakları ekleyelim.arasıra karıştırarak 5 dk kadar kavuralım.üzerine tuz ve istediğimiz baharatları ekleyip 2 su bardağı kaynar su koyup 5 dk kaynadıktan sonra yıkadığımız pirinçleri de koyalım.kapağını kapatıp kısık ateşte kabaklar yumuşayana kadar pişirelim.afiyet olsun...  :) bu arada yemeğin üzerinedekiler kruton.onuda sonra paylaşırım inş...

15 Mayıs 2012 Salı

Sen Kendini Değiştirmedikçe…


“…Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar ALLAH, onlarda bulunanı değiştirmez…” (Ra’d: 11)
Toplum bozuluyor, insanlar acayipleşiyor, ahir zaman fitneleri her yanı sarmış. Deccal mi çıktı? Yecüc mecüc mü salınıverdi?Bu gidiş hayra değil. Mütemadiyen sızlanıp duruyorsun. Gözün hep etrafta, neler olup neler bitiyor, zaman nasıl bozuluyor anlam veremiyorsun.
İlkin garip gelmişti İslam, üç beş kişi ile ayakta duruyordu. Sonra dava erleri çıktı.  Onlar, yüzler binler oldu. Garipliği son buldu İslamın. Sonrası da garip olacaktı İslam’ın. “Ama nasıl?” diyor, hayret ediyorsun. Binler değil, milyonlar değil, 1.5 milyar Müslümana rağmen nasıl garip kalır İslam? Nasıl sahipsiz, nasıl yalnız kalır?
Garip kalıyorsa İslam, bir sebebi, bir müsebbibi olacaktı elbet?
Zaman bozuluyor, İslam garip kalıyorsa, bu garip kalmada mesela senin hiç mi payın yok? Güneşin gurub ettiği gibi, gurub ediyor İslam. Tereyağından kıl çekilir gibi çekiliyor içimizden. Sahip çıkılmayan her şey gibi o da gidiyor, yitiyor…Öyle gurbete gider gibi gitmiyor aslında, kaybolmuyor ortalıktan. Sadece senin yüreğinden, İslam’ı sahiplenmeyen her kişinin yüreğinden yitip gidiyor…
Unutmuştun, umursamamıştın çoğu kez. Kimliğinde “İslam” yazıyor diye, senden hiç gitmez, tapusu hep sende kalır sanmıştın. Yüreğinde diri kalması için emek vermen, dert etmen, sızısını çekmen gerektiğini düşünmemiştin hiç…
Umursamazlığınla hem İslam’ı, hem Müslümanları garip bırakıyordun… Yanıbaşında sızlayan yürekleri, gizliden ağlayan gözleri hiç farketmemiştin. Çevren bozulmaya başladığı zaman nasıl sessiz kaldığını düşün. Komşun faizle ev alacağını söylediğinde ona engel olmak için uğraşmayışını, diğeri çarşafını pardesüsünü çıkarıp yerine kısa ceket giydiği zaman bunun yanlış olduğunu söylemeyişini düşün. İlk kez kaşını aldığı zaman kızın, dar pantalon giymek istediği zaman, net bir dille asla demeyişini, oturup ağlamayışını, için yanarak dua etmeyişini… Çevrende, hatta ailende olup bitenleri sadece seyredişini düşün…

kurdele nakışı çalışmalarım...



bunları evlenmeden önce yapmıştım çeyizime :) sonrasında sadece tepsi çalışmam oldu ama hünüz son şeklini almadı.sonra paylaşırım inş.bu tür işlerle uğraşmak herzaman zevkli gelmiştir bana....

***YOĞURTLU KÖZ BİBER VE SEMİZOTU***


bayılırım semiz otuna da, köz biber de,tüm yeşillikler de :) şükürler olsun rabbimin bize verdiği sonsuz nimetlere ve rabbim değerini bilenlerden eylesin...(amin).""Halbuki Allah'ın nimetlerini teker teker saymaya kalkışsanız, onları sayamazsınız. Muhakkak ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.""(ayet)

malzemeler basit; yıkanmış süzülmüş semiz otu,köz biber(benim dondurucuda vardı),sarımsaklı veya sade yoğurt,tuz,çokaz sıvı yağ

yapılışı zaten belli malzemelerle yoğurdu birleştirmekk,hepsi bu :)


semiz otunun yapraklarını kullanıyorum.kalan saplarını mümkün olduğunca atmıyorum.kahvaltıya kıymalı veya soğanlı yumurta yaparken içine doğrayın değerlenmiş olur...

kırmızı közlenmiş biberi annemler(kayınvalidem ama o benim cnm annem:) bafrada kendileri yetiştiriyor ve allah razı olsun bizlere közleyip hazır veriyor.allah sağlık versin onlara.ama fazla olup közlenmemiş de getirdikleri oluyor.o zaman fırında közlüyorum.fırın ızgarasının üzerine yıkayıp kuruladığınız biberleri sıralayın ve 200 derecede yumuşayana kadar közleyin.sıcakken bir poşetin içine alıp ağzını sıkıca bağlayın,açınca kabuklarının hemen soyulduğunu göreceksiniz.